5 Aralık Dünya Kadın Hakları Günü içinde bulunduğumuz yüzyılın başlarından bu yana tüm dünyada kadınların daha insanca yaşama isteğini dile getirdikleri bir mücadele ve dayanışma günü olarak kutlanmaktadır.
Bizim tarihimizde ise kadın geçmişten günümüze her zaman hak ettiği değeri görmüştür. Kadınlar hayatın her alnında aktif rol almışlardır, almaya şüphesiz devam edeceklerdir.
Ulu Önder Mustafa Kemal ATATÜRK;
"Bizim sosyal toplumumuzun başarısızlığının sebebi, kadınlarımıza karşı gösterdiğimiz ilgisizlikten ileri gelmektedir. Yaşamak demek faaliyet demektir. Bundan dolayı bir sosyal toplumun, bir organı faaliyette bulunurken, diğer bir organı işlemezse, o sosyal toplum felçlidir." Demiştir. Atatürk, çağdaş bir düşüncenin ürünü olan bu sözleriyle kadının toplumdaki yerini net olarak belirlemiştir.
Cumhuriyetimizle birlikte kadınlarımızın hak ettiği yeri alması gerektiğini her fırsatta vurgulayıp Türk kadınının sosyal ve kültürel alanda, eğitimde, hukukta, aile içinde, çalışma hayatında, toplumsal yaşamda ve siyasette erkeklerle eşit haklara sahip olmalarını hedeflemiştir. Türk kadını, seçme ve seçilme hakkını, Avrupa ülkelerden çok önce kazanmıştır
Elbette Dünyada hiçbir milletin kadını, ben Anadolu kadınından fazla çalıştım, milletimi kurtuluşa ve zafere götürmekte, Anadolu kadını kadar emek verdim, diyemez. Hepimizin bu büyük ruhlu ve büyük duygulu kadınlarımızı, şükranla ve minnetle sonsuza kadar aziz ve kutsal bilmemiz gerekmektedir.
Bizim en büyük amaçlarımızdan birisi insan haklarını güvence altına almaktır. İnsan haklarının büyük önem kazandığı günümüzde bir toplumun medeniyet düzeyi o toplumun insanlara özellikle de kadınlara verdiği önemle ve verdiği hak ve sorumluluklarla değerlendirilmektedir. Kadın ve erkek bir toplumun birbirini tamamlayan öğeleridir. Bu öğelerden herhangi birinde oluşan eksiklik ya da bozukluk toplumun yapısını olumsuz yönde etkileyecektir şüphesiz.
Bu düşüncelerle; Kadınlarımızın mevcut haklarının korunması, yeni ve kalıcı kazanımlar sağlanması dileğiyle,
AV.İLHAN KURT