BASIN AÇIKLAMASI
Tarih: 25.03.2016 | Okunma Sayısı: 1184

ÇOCUK İSTİSMARI TOPLUMSAL BİR UTANÇTIR

                KARAMAN’da yaşanan çocuk istismarının kamuoyuna yansıması ertesinde yaşanan tartışmalar, bu alanda ortak bir politika koyma zorunluluğunu bir kez daha göstermiştir. Siyasi görüş inanç ve düşünce ayrımı yapmaksızın, sorumluluğu olan tüm kişi ve kurumlar soruşturulmalı ve cezalandırılmalıdır.

                   Aile ve Sosyal politikalar Bakanının açıklamasındaki;  “çocuğun yüksek yararından ziyade “ “hizmetleriyle öne çıkmış kurumu “ koruma gayesi vurgulamasını da gayet yanlış buluyoruz.

                Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları Sözleşmesi çocukların istismardan korunmasında öncelikli görevi devletlere vermiştir. 1990 yılından beri iç hukuk kuralı haline gelen   BMÇHS 3. Maddesindeki “Taraf Devletler, çocukların bakımı veya korunmasından sorumlu kurumların, hizmet ve faaliyetlerin özellikle güvenlik, sağlık, personel sayısı ve uygunluğu ve yönetimin yeterliliği açısından, yetkili makamlarca konulan ölçülere uymalarını taahhüt ederler.” düzenlemesi özellikle kurumlarda yaşanan çocuk istismarının sorumluluğunun birinci derecede devlet olduğunu göstermektedir. Yine Avrupa Konseyi Çocukların Cinsel Sömürü ve istismara Karşı korunması Sözleşmesi taraf devletlere koruyucu tedbirler konusunda kamuoyuna bilinçlendirme çalışmaları yapılmasını zorunlu kılar

            Çocuğun olduğu her alanda öncelik çocuğun yararıdır. Hedef çocuk istismarının önlenmesi olmalıdır. Bu nedenle çocuk istismarının hiçbir mazereti ve gerekçesi olamaz. Toplumun tamamı ve çocuklar çocuk istismarına karşı bilinçlendirilmeli, çocukla çalışan kişi ve kurumların denetimi son derece sıkı ve düzenli bir biçimde gerçekleştirilmelidir. Alanda çalışan kurumların uzmanlarca düşünce ve inanç ayrımı yapmaksızın objektif denetiminin yapılması zorunludur. Çocukla çalışan kişilerin öncesinde çocuklara zarar verip vermediği araştırılmalı, çocuklarla uzman kişilerin çalıştırılması sağlanmalı, sivil toplum kuruluşları ve meslek kuruluşları tarafından bağımsız denetim sağlanmalıdır. Mağdurların tedavisi ve destek hizmetleri ile sorun alanlarının tespiti konusunda raporlama ve izlemenin önemini de   belirtmek isteriz

            Karaman’da yaşanan olaylar dikkate alındığında failin sorumluluğunun yanında kurumun tüm çalışmaları ile ilgili denetim yapmakla sorumlu olan kişilerin yükümlülüklerini yerine getirip getirmediği konusunda da gereken inceleme ve soruşturma mutlaka yapılmalıdır.

            Barolar Çocuk Hakları Komisyon ve Merkezleri olarak mecliste çocuk komisyonu kurulması talebimizin aciliyeti ve zorunluluğu, bu konunun meclisteki tartışmaları esnasında yaşanan süreçte ve kamuoyundaki tepkiler karşısında, bir kez daha anlaşılmıştır. Yine bu olay bir kez daha göstermiştir ki suçun asli failinin yanı sıra çocuk istismarına karşı çıkışın bir toplumsal politika olarak benimsenmesi ve meclis çatısı altından başlayarak devletin tüm kurumlarının, kişi ve kurum ayrımı yapmaksızın toplum vicdanının kanayan yarasına karşı duruş sergilemesi gerekmektedir.

                        Bizler barolar olarak çocuk istismarında sorumluluğu olan denetim görevini yerine getirmeyen, gereken özen ve yükümlülüklerine aykırı davranan, düşünce ve inançlara göre ayrımcılık yapan her türlü düşüncenin, uygulamanın, kararın karşısında olacağımızı belirtir, bir kez bile olsa çocuk istismarının cezasız kalmaması için tüm gücümüzle karşı duracağımızı ilan ederiz

                                                    ORDU BAROSU BAŞKANLIĞI

 
Yönetim Kurulu Üyemiz ve Çocuk Hakları Komisyon Başkanımız Avukat Adem ÇALIŞ, Yönetim Kurulu Üyemiz ve Baromuz Kadın Hukuku Komsiyon Başkanımız Av.Nur Hilal GÜNDÜZ ve Baromuz Avukatları Fatsa Adliyesi Önünde Basın açıklamasını gerçekleştirdiler.
 

 

ETKİNLİK TAKVİMİ

27.11.2024
AV. BİRSEN UÇAR
BARO BAŞKANI

© Web sitesi hizmeti Türkiye Barolar Birliği tarafından verilmektedir.