BASIN AÇIKLAMASI
03.05.2016
Meclis Başkanı İsmail Kahraman'ın 25.04.2016 tarihinde söylediği 'Laiklik yeni anayasada olmamalı' sözleri ülkemizde büyük tepki toplamış, birtakım suç duyurularında da bulunulmuştur.
Bu açıklamalar, Laik Türkiye Cumhuriyeti Millet Meclisi Başkanına yakışmamıştır ve aynı zamanda Anayasal suç niteliğindedir. Laiklik bu ulusun birleştirici harcıdır. Cumhuriyetten, laiklikten, çağdaşlaşma ülküsünden taviz verilemez. Türkiye Cumhuriyeti, Ortadoğu ülkelerinden farklı ve daha çağdaş algılanıyorsa bunun laiklik sayesinde olduğu unutulmamalıdır. Ülkenin geleceğinin, yarınlarımızın güzelliğinin, çocuklarımızın güvenliğinin teminatıdır laiklik ilkesi. Bir insan hem Müslüman hem laik olamaz gibi basit sığ döngüler içinde laikliği dinsizlik gibi gösterme gayelerinin altında, bu ülkeyi Ortadoğu ülkelerine dönüştürme çabası vardır. Anayasamızda laiklik ilkesi mevcut iken dahi zaman zaman ortaya çıkan din istismarcılığının oluşturduğu tablolar ortada iken, laiklik teminatının elimizden alınmasıyla oluşacak durumu tahmin etmek güç olmasa gerek. Laiklik din ve vicdan özgürlüğünün teminat altına alınmasıdır. Laiklik, herkesin inancını özgürce yaşamasını garanti eder. Laiklik, Anayasa’nın ilk dört maddesi içinde korumaya alınan en önemli ilkelerden biridir. Anayasa’nın ilk üç maddesinde bir ulusun, tutsaklığa karşı, sömürgeciliğe karşı, emperyalizme karşı isyanı yatmaktadır. İlk üç madde, kurtuluş için, cumhuriyet için, laiklik için, özgürlük için, eşitlik için, çağdaş uluslar ailesinin bir üyesi olarak, adam gibi yaşamak için dökülen kanlarla yoğrulmuştur. İlk üç maddenin temelinde üç yüz yıldır süren, Cumhuriyet devrimiyle amacına ulaşan çağdaşlaşma mücadelesi yatmaktadır. Öyle olduğu içindir ki, hemen ardından 4'üncü madde gelmiştir. Anayasa’nın ilk dört maddesi bu yüzden değiştirilemez ve değiştirilmesi teklif dahi edilemez.
Meclis başkanı, “şahsi düşüncelerini açıkladım” deme özgürlüğüne sahip değildir. Meclis Başkanı’nın şahsi düşüncesi bu ise, Laik Türkiye Cumhuriyeti Büyük Millet Meclisi Başkanlığı’ndan istifa etmesi gerekir. Laik Cumhuriyet'e bağlılık yemini etmiş bir Meclis Başkanı’nın, laikliğin ortadan kaldırılmasına yönelik sözleri, namusu ve şerefi üzerine içtiği anda ve Cumhuriyet'e ihanettir. Dindarlık devletlere değil insanlara özgüdür. Laiklik de dinsizlik değildir. Bu kadar yoğun gündem içinde amaçlanan gündem değiştirmekse, TBMM başkanının toplumu ayrıştırmak yerine birleştirmek için çaba sarf etmesi gerektiğini hatırlaması gerekir.
Bu bağlamda Ordu Barosu olarak, laiklik ilkesinin yılmaz savunucusu olacağımızı hatırlatarak, şahsi düşüncesi laiklik karşıtı olan Meclis Başkanı’nı bir an önce istifaya davet ediyoruz.
ORDU BAROSU BAŞKANLIĞI