HİLAFETİN KALDIRILMASI VE DİYANET İŞLERİ BAŞKANLIĞININ KURULUŞUNUN 98. YILI

Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK ve Cumhuriyetimizin kurucu kadroları tarafından, din istismarının engellenmesi, Türk Milletine dini ve ahlaki bilgilerin doğru ellerden, doğru kaynaklardan ulaştırılması düşüncesi, din hizmetlerinin siyasetin dışında ve üstünde tutulması gerçeğinden hareketle 3 Mart 1924 tarihinde Şer'iye ve Evkaf Vekâleti kaldırılarak yerine, 429 sayılı Kanunla, Başvekâlet bütçesine dahil ve Başvekâlete bağlı Diyanet İşleri Reisliği, bugünkü adıyla Diyanet İşleri Başkanlığı kurulmuştur.

Hilafetin kaldırılması modern ve aydınlık Türkiye yolunda atılmış en büyük devrimdir. Hilafetin kaldırılmasıyla devlet yönetimindeki iki başlılık olasılığı ortadan kalkmış, Uluslaşma ve Laik Devlet yolunda yapılacak köklü değişimlerin, devrimlerin önü açılmıştır.

"Tarihimizi okuyunuz, dinleyiniz… Görürsünüz ki; milleti mahveden, esir eden fenalıklar hep din kisvesi altında, küfür ve melanetten gelmiştir. Onlar her türlü hareketi dinle karıştırırlar." diyen Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK, “Türkiye Cumhuriyeti şeyhler, dervişler, müritler, meczuplar memleketi olamaz.”  şiarıyla devam ettiği Cumuriyet Devrimleri doğrultusunda, dini maddi ve siyasi araç olarak görenlerin, millete yaşattıkları acı tecrübelerin tekrar etmemesi düşüncesiyle, çağın en saygın ve liyakat sahibi din adamlarını Diyanet İşleri Reisliğinde görevlendirmiştir. Dönemin en büyük hocalarından olan Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır'a bir tefsir hazırlatmış, Diyanet İşleri Reisliği bünyesinde birçok dini kaynak Türkçe olarak basılmış ve yayımlanmıştır.

Siyasi ve maddi çıkar ve amaçlarını, şahsi beka hırslarını din kisvesine bürüyerek, milletin dini duygularını sömürüp her türlü fenalığı düşmanla dahi işbirliği içerisinde olmaktan çekinmeyerek yapanların,  milletin başına nasıl bela olduğunu gören ve bu anlayışla gerek cephede gerek sosyal alanda savaşan, gelecek nesillerin aynı sorunlarla karşılaşmaması için Halifeliği kaldırarak Diyanet İşleri Başkanlığını kuran meclisimize şükranlarımızı sunuyoruz.

Ordu Barosu olarak,  Atatürk ilke ve devrimleri doğrultusunda;  Cumhuriyetimizin kurucu değerlerine sıkı sıkıya tutunarak, Türk toplumunu çağdaş uygarlık seviyesinin üstüne çıkartma, Türkiye Cumhuriyetinin laik niteliğini koruma amacını taşıyan inkılâp kanunlarının uygulanmasının takipçisi olacağımıza söz veriyoruz. 

ORDU BAROSU BAŞKANLIĞI