SOYKIRIM YALAN VE İFTİRASI
Tarih: 25.04.2021 | Okunma Sayısı:
609
SOYKIRIM YALAN VE İFTİRASI
Hiroşima’dan Vietnam’a tarihi insan lekesi ile dolu ABD Başkanı (Amerika Şirketler Topluluğunun CEO’su) Biden bizi soykırım yapmakla suçlamış, konuşmasında 1856 yıldır Türk ve İslam şehri İstanbul’a zihniyetinin tezahürü olarak “Konstantinopolis” demiştir.
Biz ABD'yi 1923'te Türkiye ile yaptığı ama güya ABD'deki Ermeniler karşı çıktığı savıyla onaylamadığı Dostluk ve Ticaret Anlaşması'ndan tanıyoruz. Biz ABD'yi 1927'ye kadar Ankara'ya elçi göndermemesinden tanıyoruz. Biz ABD'yi 1974 ambargosundan tanıyoruz. Biz ABD'yi Muavenet zırhlısının ‘yanlışlık’ süsüyle batırılmasından tanıyoruz. Biz ABD'yi Türkiye'ye karşı PKK’ya PYD’ye verdiği destekten tanıyoruz. Biz ABD'yi FETÖ'yü organize edip darbe girişimi yapmasından, daha önce 12 Mart' tan, 12 Eylül'den tanıyoruz. Biz ABD’yi onca masum diplomatın topraklarında hunharca katledilmesine çanak tutmasından tanıyoruz.
Türkiye’yi Ermeni soykırımıyla suçlayanlar; Türk Devleti’nin İspanya’daki engizisyondan kaçan Yahudilerin, Hitler zulmünden kaçanların, Saddam zulmünden kaçan Kürtlerin, işsiz ve aç kaldıkları için Ermenistan’dan kaçan binlerce Ermeni’nin ve daha nice mazlum ve mağdurun sığınıp iş bulduğu ülke olduğunu unutmamalıdır.
Devletine isyan ve vatanına ihanet ederek emperyalist işgal ordularının emrine girip Anadolu’da yaptığı katliamlara karşı Türk Devleti’nden gereken cevabı meşru savunma sınırları içerisinde almış olanlar ile yerli ve yabancı işbirlikçilerinin yalan ve iftiraları yok hükmündedir. Sonrasında tazminat ve toprak talebinin dahi gelebileceği bu siyasi saldırı, fiili bir saldırı kadar vahimdir.
Yüzyıllardır farklı coğrafyalarda hüküm sürüp nice milletleri egemenliği altında bulunduran Türk Devletlerinin hiçbirinde ne soykırım ne asimile politikası izlenmediği açık bir tarihi gerçektir. Kendi tarihi dün de bugün de soykırım ve katliamlarla dolu olan, ayak bastıkları her ülkeye kan, savaş ve zulüm götüren ABD ve yerli işbirlikçilerinin sözde soykırım yalan ve iftiralarına tüm gücümüzle karşı çıkıyor, devletimizin yanında olduğumuzu yineliyoruz.
Bu vehametin yegane sebebi, ABD başkanının küstahlığı değildir. Özellikle son on yılda Türk Dışişleri devre dışı kalmış, diplomatlar monşerler diye küçümsenerek görevden el çektirilmiş, tarihi hariciye geleneği yok edilmiş, büyükelçiliklere ve diplomatik temsilciliklere yapılan atamalarda diplomatlar yerine siyasetçiler tercih edilmiştir. Devletlerarası ilişkilerde akıl ve rasyonellik yerine, duygu ve bireysel dostluklar ön plana çıkmış bu da hataya yol açmıştır. Devlet yöneticilerinin bireysel kusur ve hataları, açık ve eksiklikleri tüm milletin sırtında yük olarak durmaktadır. Tarihi uyarı yapan diplomatlar küçümsenmiş ve dışlanmıştır. Bu nedenle iğneyi önce kendimize batırmamız, yapılan hatalardan ders alarak dışişlerini liyakatli, uzman ve tecrübeli diplomatlara bırakmamız gerekmektedir.
Genel geçer bazı açıklamalarla bu küstahça niteleme geçiştirilemez.
Soykırım yalan ve iftirasına karşı gereken cevabı Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin mütekabiliyet ve mukabele-i bilmisil esasıyla vereceğini düşünüyor, bu hain ve kalleş saldırı ve iftirayı şiddetle kınıyoruz.
ORDU BAROSU BAŞKANLIĞI